‘Vatanıma hizmete devam edeceğim’

Olmayanbir emre uymadıkları gerekçesiyle ihraç edilen teğmenlerin yemin töreninde ‘nöbetçi komutan’ olarak görev yapan Piyade Komando Albay Alper Topsakal da ihraç edildi.

Kara Harp Okulu’ndaki görevine 30 Ağustos’ta yapılan yemin töreninden sadece iki hafta önce atanan ve Güneydoğu’da, Kuzey Irak’ta bordo bereli timiyle sayısız başarılı operasyonlara imza atan Albay Topsakal’ın hikayesi “Bu komutanlar kolay mı yetişiyor?” tartışmasına neden oldu.

İŞTE O KOMUTAN

Teğmenlerin ihraç edilen komutanı Topsakal’ın iki çocuğu olduğu ve ikisinin de devlet okulunda öğrenci olduğu anlaşıldı. Uzun yıllar Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde görev yapan Topsakal, ilk kez masa başı göreve atanarak Kara Harp Okulu’na 2024’te geldi. Yemin töreninin olduğu gün, okul komutanı izinli olduğu için yerine vekaleten bakıyordu.

HER YERDE GÖREV YAPTI

2003-2004 yılları arasında, terörist başı Öcalan’ın bulunduğu İmralı Adası’nı olası dış tehditlere karşı koruyan bordo bereli timin komutanlığını yapan Topsakal, Irak’ın kuzeyi ve Güneydoğu Anadolu’da ‘girilemez’ denen bölgelere bordo bereli timiyle sayısız başarılı operasyon düzenledi. Pençe-Kilit Harekat Bölgesi’nde bulundu.

VATAN SAĞOLSUN

Topsakal, ihraç kararı için şunları dedi: “Her ne kadar üniformam çıkarılmış olsa da bundan sonra da vatanım ve milletim için çalışmaya devam edeceğim. Kahraman silah arkadaşlarım, sizlerden isteğim moralinizi bozmamanız. Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’nin dört bir yanında zor şartlarda yaptığınız görev çok kutsal. Geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de savaşma azim ve kararlılığımızı yok etmeye, inancımızı kırmaya yönelik bu tür hareketler her daim olacaktır. Vatan sağolsun”

Pençe-Kilit bölgesinde emrindeki komandolarla ‘Girilmez’ denilen sarp arazideki operasyonları
başarıyla yönetti.

Siciliyle göz kamaştırıyor

Albay Topsakal’ın son dönemdeki görevleri:

– 2002-2004 Özel Kuvvetler Komutanlığı Tim Komutan Yardımcılığı.

– 2004-2006 Kıbrıs Komando Alayı 1’inci Komando Tabur Komutanlığında Takım Komutanlığı.

– 2006-2007 7’nci Kolordu Komutanlığı Emniyet Muhafız Bölüğü Takım Komutanlığı.

– 2007-2009 16’ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında Bölük Komutanlığı (Diyarbakır Dicle Kırsalı, Hakkari Yüksekova-Şemdinli Kırsalı)

– 2009-2013 Eğirdir Dağ ve Komando Okulu Özel Harp Kurulu’nda Eğitmenlik.

– 2013-2015 Tunceli Komando Tugayı Bölük Komutanlığı.

– 2015-2018 Kayseri Komando Tugayı’nda Özel Görev Birlik Komutanlığı.

– 2018-2020 Denizli Komando Tugayı Komando Tabur Komutanlığı (Fırat Kalkanı Harekat Bölgesi, Barış Pınarı Harekat Bölgesi, Irak Kuzeyi Hakurk Harekat Bölgesi)

– 2020-2022 Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu ASTTASAK Tabur Komutanlığı.

– 2022-2024 Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığında Komando Tabur Komutanlığı.

– 2024 Kara Harp Okulu Öğrenci Alay Komutan Yardımcılığı.

Alper Topsakal, Güneydoğu’da yöre halkıyla samimi ve kalpten bir ilişki kurdu. Gittiği her
köyde coşkuyla karşılanır, silahlarını bırakır çocuklarla saatlerce sohbet ederdi.

İki örnek komutan da ihraç

İhraç edilen komutanlardan Tabur Komutanı Halit Türkoğlu’nun hayatı başarılarla dolu. Harp Akademileri’ni birincilikle kazandı ve başarılarından ötürü devrelerinden 4 yıl önde giden bir sicile sahip, Kara Harp Okulu’ndaki tek kurmay subay. Kara Harp Okulu’na geleli 17 gün olmuştu.

Bölük Komutanı Binbaşı Murat Öztürk ise iktidar yanlısı medyada günah keçisi ilan edildi. 30 Ağustos’ta TSK’dan ayrılma dilekçesini verip izne çıktı. Tahkikat başlayınca Ankara’ya ve savunması alındı. Bu arada 3 ay geçtiği halde dilekçesi işleme konulmadı; bunun yerine YDK’ya sevk edildi.

Yer: Afyonkarahisar Tarih: Temmuz 1920

Atatürk böyle dedi: ‘DÜŞMANLAR ÖNCE SUBAYI ÖLDÜRÜR…’

Atatürk,105 yıl önce, 31 Temmuz 1920 tarihinde, Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde konuşmasında, “Millet, bağımsızlığının korunmasını ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. Milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır” sözleriyle subaylara hitap etti:

“Arkadaşlar! İngilizler ve yardımcıları milletimizin bağımsızlığını imhaya karar vermişlerdir. Milletler bağımsızlıklarını hiç kimsenin lütuf ve atıfetine borçlu değildir. Hiç kimse kimseye, hiçbir millet diğer millete hürriyet ve bağımsızlık vermez. Milletlerde tabiaten ve yaratılıştan mevcut olan bu hak, milletlerce kuvvetle, mücadele ile mahfuz bulundurulur. Kuvveti olmayan, dolayısıyla mücadele edemeyen bir millet, mahkûm ve esir vaziyettedir. Böyle bir milletin bağımsızlığı gasp olunur.

Dünyada hayat için, insanca yaşamak için bağımsızlık lazımdır. Bağımsızlık sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak ve bunun için mevcudiyetini ispat etmek icap eder. Kuvvet ordudur.

İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti, bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu.

Orduyu imha etmek için mutlaka subayı mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Buna da teşebbüs ettiler.

Ordu ise, arkadaşlar, ancak subaylar heyeti sayesinde vücut bulunur. Malum bir askeri hakikat, felsefi hakikattir; “ordunun ruhu subaylardadır.”

Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur. Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır.

Şahsi ve hususi itibariyle de subaylar, fedakârlar sınıflarının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürürler.

Onun yaşamak için bir çaresi vardır; Şerefini korumak! Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır. Dolayısıyla subay için “ya istiklal, ya ölüm” vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!”